Ana sayfa Ekonomi Türkiye İş Bankası 96 yaşında

Türkiye İş Bankası 96 yaşında

79
0

Türkiye İş Bankası 96 yaşında

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ardından üretimde yerelleşme eğiliminin güçleneceğini ve ticarette coğrafi yakınlığın öneminin artacağını belirterek, “Bu iki unsur, Türkiye’nin coğrafi konumunun kıymetini daha da arttıracak.” dedi.

Bali, bankanın 96. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla AA muhabirine, pandemi döneminde dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile bankacılık sektörüne dair değerlendirmelerde bulundu.

Salgının ardından “yeni dünya”, “yeni normal” gibi kavramların sıkça tartışılmaya başlandığına, daha önce hiç konuşulmayan konuların ve kavramların dünya gündemine girdiğine dikkati çeken Bali, pandemiden sonra yeni normal konusunda herkesin hemfikir olduğunu ancak yeni normalin ne olduğunun, nasıl olacağının netleşmediğini söyledi.

Ülkelerin ve kurumların yeni normali inşa etmeye çalışırken, bütün ekonomik ve sosyal etkilerini en aza indirmek amacıyla yeni paradigmalar üzerinde kafa yoracaklarının altını çizen Bali, “Çünkü pandeminin, şimdiye kadar çok önemli ekonomik sonuçlar doğurduğunu ve bu senenin başında küresel ekonomik aktiviteye ilişkin yapılan bütün varsayımları geçersiz kıldığını, sosyal yaşamın da bundan çok ciddi etkilendiğini gördük.” dedi.

Bu dönemde ülkelerin salgının yayılma hızını kontrol altına almak için yaygın biçimde karantina uygulamalarına geçtiğini, ekonomik aktivitenin bölgesel olarak değişmekle birlikte özellikle yılın ilk çeyreğinde birçok ülkede durma noktasına geldiğini, üretim faaliyetlerinde yaşanan ani duruşun yanı sıra ülkelerin getirdikleri seyahat yasakları nedeniyle küresel tedarik zincirinin de sekteye uğradığını belirten Bali, ekonomik aktivite açısından sürdürülemez hale gelen kısıtlamaların mayıs ayıyla birlikte kademeli olarak kaldırılmaya başlandığını hatırlattı.

Bu çerçevede, atılan normalleşme adımlarının makroekonomik göstergelerin nisan ayındaki dip seviyelere kıyasla mayıs ve haziran aylarında toparlanmasına olanak sağladığını ifade eden Bali, öte yandan, salgının geleceğine ilişkin belirsizliklerin sürmesinin, küresel ölçekte makroekonomik görünüm açısından önemli bir risk unsuru oluşturmaya devam ettiğini, 2020 yılına ilişkin küresel büyüme tahminlerinin çok ciddi şekilde aşağıya doğru revizyonlara uğradığını söyledi.

Adnan Bali, mart ayından itibaren başta ABD Merkez Bankası olmak üzere merkez bankalarının, hızla genişleyici para politikalarına yöneldiklerini ve küresel kriz dönemindeki seviyelerine düşürmeyi hedefleyecek şekilde faiz indirimlerine gittiklerini, varlık alımları yoluyla piyasaya likidite sunduklarını anlattı.

Kamu otoritelerinin iş ve gelir kayıplarını telafi etmek için çok ciddi paketler açıkladıklarına, bunun sonucu olarak da küresel ölçekte ülkelerin kamu borçlarının yükseldiğine dikkati çeken Bali, “Dünyada artık bu yüksek kamu borçluluğu içerisinde Maastricht kriterleri gibi bazı göstergelerin lüks kaldığını düşünüyorum.” ifadesini kullandı.

“İklim değişikliği, gelir dağılımındaki farklılıklar, kapsayıcı büyüme kavramları daha fazla öne çıkacak”

İş Bankası Genel Müdürü Bali, özellikle gelişmiş ülkeler aracılığıyla küresel ölçekte borçluluk seviyelerindeki yükselişin ciddi sorunlara yol açabileceğinin altını çizdi. Böyle bir tabloda ülkeler ve ülkelerin ekonomilerinde kritik rol üstlenen büyük ölçekli kurumların, en kötü senaryoları da düşünerek B planları ve simülasyonlar yapıp, hem teknoloji hem de insan kaynakları bakımından bu süreçlere hazırlanacak şekilde çalışmaları gerektiğini söyleyen Bali, şöyle devam etti:

“Pandemi sonrasında mutlaka yeni bir dünya düzeni oluşacak, ama esas önemli husus, bunu ülkelerin ve toplumların ne şekilde en az hasarla atlatabileceği… Kanaatim şu; dünya ekonomisinde sıralamalar ciddi oranda değişecek. Daha önce statüko diyebileceğimiz yapının içerisinde zaten güçlü konumda olanların, doğal mecrasında gidebilecekleri durum bu süreçten sonra çok farklı olabilir. Ben dünyanın, birçok alanda ezberleri bozarak adeta kendini resetleyeceği bir dönemde olduğunu düşünüyorum. İklim değişikliği, gelir dağılımında da daha önce ifade edilen farklılıklar, kapsayıcı büyüme kavramları önümüzdeki dönemde çok daha fazla öne çıkacak. Pandemi, ülkelerarası iş birliklerini mecbur kılacak bir süreç. Çünkü dışarıda bıraktığınız bir kişinin riski artık onun riski değil, herkesin riski. Kimseyi dışarıda bırakamazsınız. O nedenle herkesin birlikte katkıda bulunması önemli. Ben bunun felsefe, ekonomi, ticaret, insan davranışları, aile ilişkileri, insan ilişkileri bakımından çok farklı yansımaları olacağını düşünüyorum.”

“Dünya ekonomisi yeni bir faza geçti, ters küreselleşme tartışmaları güçleniyor”

Adnan Bali, ikinci bir dalga olması halinde bunun süreci çok daha fazla zorlaştıracağı ve şu anda gerçekleşen kademeli toparlanmanın tekrar bozulabileceği yönünde tahminler bulunduğuna dikkati çekti.

Dünya ekonomisinin uluslararası ilişkiler, üretim süreçleri, tüketim alışkanlıkları ve iş yapış şekillerinde pandemi sonrasında eskisine dönülemeyecek ölçüde yeni bir faza geçtiğini söyleyen Bali, ülke sınırlarının kapandığı ve hava yolu ulaşımının durma noktasına geldiği günlerin, 90’lı yıllardan bu yana hızla gelişerek iç içe geçen tedarik zincirlerinin sorgulanmasına da neden olduğuna işaret etti.

Son yıllarda zaten başta ABD ve Çin olmak üzere önde gelen ekonomiler arasında süregelen ticaret savaşlarının gündemi neredeyse her gün meşgul ettiğini, ters-küreselleşme tartışmalarının giderek ağırlık kazandığını belirten Bali, pandemiyle birlikte bu tartışmaların güçlendiğinin altını çizdi.

“Üretimde yerelleşme eğilimi, Türkiye’nin coğrafi konumunun kıymetini artıracak”

Pandeminin ardından üretimde yerelleşme eğiliminin güçleneceğini ve ticarette coğrafi yakınlığın daha da önemli hale geleceğini ifade eden Bali, “Bu iki unsur, Türkiye’nin coğrafi konumunun kıymetini daha da artıracak. Artık ölçek ekonomisiyle dünyanın bir ucundan öbür ucuna her tür kolaylıkla ve esneklikle değil; üretimi daha çok yerinde, ticareti daha çok yakın yerlerde yapmaya dönük, kısa terminlerle ve onun yarattığı küçük stokların ihtiyaçlarla uyumlu bir şekilde eritildiği bir üretim modeli önemli hale gelecek. Esnek üretim altyapısı olan, coğrafi konumu itibarıyla kısa uçuş mesafesinde çok iyi pazarlara erişebilen ve aynı zaman dilimi içerisinde iş yapma imkânı bulan Türkiye, böyle bir konjonktürden faydalanabilir ve bunu ihracatını artırmak, ürün ve bölge açısından ihracatını çeşitlendirmek için bir fırsat olarak kullanabilir” diye konuştu.

“Toplum sağlığını koruma ve ekonomiyi rahatlatma politikaları dengelenmeye çalışılıyor” 

Ülkelerin pandemide, vakalar hızla artmaya başlayınca sağlığı ön planda tutan radikal kararlar aldıklarını hatırlatan Bali, bir süre sonra vakaların görece azalmasına bağlı olarak, ekonomideki tahribat ve onun yaratabileceği önü alınamaz sosyal problemlerin öngörülmeye başlanmasıyla, sağlık riskiyle ekonomik riskler arasındaki dilemmayı çözmek durumunda kaldıklarını söyledi.

Bali, bütün ülkelerde sağlık kapasitesini yönetilemez seviyede zorlamayacak bir vaka sayısına göre toplum sağlığını koruma ve ekonomiyi rahatlatma politikalarının bir arada dengelenmeye çalışıldığını ifade etti.

Bir denklemi tek değişkene göre çözmenin kolay olduğunu belirten Bali, “Tek bir Kovid-19 vakası kalmasın diye çalışabiliriz, bu mümkündür ve ne yapılacağı da bellidir. Ama onun başka çıktıları, riskleri Kovid’in yaratacağı risklerden az mıdır? Bu durumda süreci, hayatta birbirine ters yönlerde etki yapan değişkenleri optimize edecek şekilde bir arada yönetme gereği ortaya çıkıyor. Türkiye de bunu yapmaya çalışıyor. Kanaatimce şu ana kadar iyi gitti.” dedi.

Sağlık yatırımlarının finansmanında bankacılık sektörünün önemine değinen Bali, şöyle devam etti:

“Şehir Hastaneleri’nin finansmanında hep İş Bankası ciddi şekilde rol aldı. İkisi ülkemizin en fazla yatak kapasitesine sahip olmak üzere, 5 şehir hastanesi yatırımında, büyük kısmında da lider banka olarak yer alarak nakdi ve gayri nakdi toplamda 1 milyar doların üzerinde kredi taahhüdünde bulunduk. Finansmanında yer aldığımız hastanelerin toplam yatak kapasitesi yaklaşık 11 bin 900 olup, 8 bin 300 kapasiteli 4 şehir hastanesi pandeminin en zor günlerinde tamamlanarak hizmete açıldı. Böyle bir nedenle olmasını tabii ki arzu etmezdik ama o işlemlerin, bugünün yeni koşulları ortaya çıktığında ne kadar isabetli olduğunu anlamış olduk.”

“2020’nin ikinci yarısında ekonomik büyümenin yeniden başlamasını bekliyoruz”

İş Bankası Genel Müdürü Bali, Türkiye’nin büyüme oranlarına ilişkin değerlendirmesinde ise 2020’nin ilk çeyreğinde yüzde 4,5 gibi iyi bir büyüme performansı kaydedildiğini, ikinci çeyrekte salgının ekonomik ve finansal etkileri daha da belirginlik kazandıkça çift haneli oranlarda bir daralma yaşanacağının tahmin edildiğini söyledi.

İktisadi faaliyete ilişkin göstergelerde nisan ayında tarihi dip seviyelerden sonra, mayıs ve haziranda toparlanmanın devam ettiğini belirten Bali, “Biz 2020’nin ikinci yarısında ekonomik büyümenin yeniden başlamasını bekliyoruz. 2020’nin başında Türkiye için yıl genelinde yüzde 4 civarında bir büyüme bekliyorduk. Şimdi salgının ardından yaptığımız revizyon çalışmalarında, ekonomimizin reel olarak 2019 yılındakine yakın bir büyüklükte kalacağını tahmin ediyoruz. Ancak belirsizliğin bu derece yoğun olduğu bir ortamda aşağı yönlü riskleri de göz ardı etmiyoruz. Türkiye açısından, esnek üretim altyapısı ve kriz tecrübesi sayesinde, olaylar sağlık açısından çok daha farklı fazlara gitmediği sürece bu dönemin yönetilebilir olduğuna inanıyorum” yorumunu yaptı.

Bali, ayrıca, Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervinin ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltması açısından önemli olduğunu vurgulayarak, “Hepimizin temennisi hem Karadeniz’de hem Akdeniz’de devam eden sondaj faaliyetlerinin ülkemiz ekonomisine fayda sağlayacak şekilde sonuçlar vermesi.” dedi.

“Sektör ilk yarıda iyi bir sınav verdi” 

Bali, pandeminin bankacılık sektörüne etkilerine ilişkin de tarihe not düşülecek bir sıra dışılıkta geçen 2020 yılının ilk yarısında bankacılık sisteminin hizmet, teknoloji, uygulamalar, fiyatlamalar ve fonlama politikaları ile iyi bir sınav verdiğini söyledi.

Bu konuda kamu kurumlarının da çok önemli aksiyonlar aldığını belirten Bali, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) aldığı önlemlerle birlikte, pandemi sürecinde Türkiye’deki bankacılık sisteminin işlerliğinin ve işlevselliğinin zarar görmemesi, ekonomiye sağlanan desteğin artırılarak sürdürülmesinin amaçlandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Bankalar, mevcut düzenlemeler çerçevesinde gerekli tedbirleri ve aksiyonları zaman kaybetmeden alma başarısını gösterdi. Kamu bankalarının ise bu dönemde gerek kredi gerek mevduatta daha aktif oldukları görüldü. Bu da anlaşılır bir durumdur. Biz de özel bankalar olarak, bu kamusal amaçlara yabancı kalmadık. Kendi sermaye imkânlarımız, kendi paydaşlarımıza karşı sorumluluklarımızı dikkate alacak şekilde dengeleri yürütmeye çalıştık. Ortaya çıkan finansal dalgalanmalarla mücadele edecek şekilde bir yaklaşım sergiledik.”

Adnan Bali, geçen yıl sonunda aktif kalitesinin en önemli göstergesi olan takipteki kredilerde yüzde 5,27 seviyesinde bir oran görüldüğünü, bu oranın Haziran 2020 itibarıyla yüzde 4,37’ye gerilediğini, oranın kredi büyümesine bağlı olarak iyileşme gösterdiğini ifade etti. Bali, mart ayında yüzde 9,2 düzeyinde olan ilk çeyrek TL kredi büyümesinin, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 17,3’ye yükseldiğini ve kredilerde çok ciddi bir artış gerçekleştiğini söyledi.

İkinci yarıda bankacılık sektörünün aktif kalitesini ve sermaye gücünü büyük ölçüde koruyabileceğini vurgulayan Bali, son dönemde cari açıkta genişlemenin yanında finansman kalemlerindeki sermaye çıkışlarının Merkez Bankası’nın rezervlerini etkilediğini söyledi. Bali, enflasyonist baskılardaki artış dikkate alındığında, Merkez Bankası’nın, son dönemde doğrudan politika faizini yükseltmemiş olsa bile, ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini ciddi oranda yükselttiğini ve yükselteceğinin öngörüldüğünü aktardı.

Adnan Bali, bunun kredi maliyetlerine ve mevduat piyasasına yansıdığını, ağustos ayı başında yüzde 7,72 olan ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin, 21 Ağustos itibarıyla yüzde 9,52 olduğunu söyledi. Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırma yönündeki adımları paralelinde ağırlıklı ortalama fonlama maliyetindeki yükselişin süreceğine işaret eden Bali, BDDK’nın da bu süreci desteklemek amacıyla ilave adımlar attığını belirtti.

“Teknolojiden ve dijitalleşmeden faydalanmada herkes eşitlenmiş oldu”

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, pandeminin kurumların dijitalleşme ile ilgili çalışmalarına etkilerine dair yorum yaparken de Kovid-19’dan önce iş modellerinde hep teknolojinin yarattığı dönüşüme, dijitalleşmeye dikkat çekildiğini, salgının ise vizyonu olsun ya da olmasın bu konunun önemini herkese çok ciddi şekilde hissettirdiğini söyledi.

Büyük küçük demeden hemen hemen tüm kurumların pandemide dijitalleşme sürecini hızlandırdığını, bu konuda herkesi üç aşağı beş yukarı nelerin yapılması gerektiğine dair belli bir noktaya getirdiğini belirten Bali, “Biz çok daha önce bunu öngörüyorduk. Ama şu anda herkes öngörüyor. Kovid-19, bu dönemi hızlandırdı, teknoloji farklı bir durum olmaktan çıktı. Teknolojiden ve dijitalleşmeden faydalanarak ürün ve hizmet sunumunu iyileştirmek, verimliliği arttırmak gibi alanlara yaklaşımda herkes eşitlenmiş oldu. İyi ki de öyle oldu. Önemli olan, herkesin doğru yönde hareket etmesi… ” diye konuştu.

Veri kalitesi iyi olanın, veri altyapısı sürdürülebilir ve güvenli olanın gelir tablosunun da güvenli ve sürdürülebilir olacağının altını çizen Bali, bunun bilime, teknolojiye, inovasyona, bu alandaki eğitime ne kadar kaynak ayrılıyorsa geleceğe o ölçüde hazırlanıp, geleceğin tehditlerinden korunma ve fırsatlarından yararlanma bakımından da önemli bir unsur olduğunu ifade etti.

“Herkes teknolojik hamlelerini test etme imkânı buldu”

Pandemi döneminde hiç kimsenin teknoloji ve dijitalleşme sürecinin dışında kalamayacağının ve bundan muaf olamayacağının çok daha iyi anlaşıldığını vurgulayan Bali, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Belki 5-10 yılda gerçekleşebilecek bir dönüşüm aylara sığdı. Herkes bu dönemde, gerçekleştirdiği teknolojik hamlelerini hem çok ciddi şekilde test etme hem de sonuçlarını görme imkânı buldu. Kurumlar, firmalar normal şartlarda denemeye, sınamaya korktukları bazı işleri çok büyük ölçeklerle yapmak durumunda kaldı. Örneğin, biz bankada, normal şartlarda düşünüp de yapmakta tereddüt edebileceğimiz 15 bin kişinin evden çalışabileceğini, bizzat bu dönemde uygulayarak gördük. Hijyenin rahat sağlanması açısından kılık kıyafet düzenlememizde değişiklik yaptık. Kırılmalar böyledir. Yeter ki ona karşı ezberci bir tutumla yaklaşmayalım. Bu dönemde ezberler çok ciddi şekilde bozuldu. Ben pandeminin bazı şeyleri kalıcı hale getirmesi bakımından tarihte çok önemli bir süreç olarak kayda geçeceğini düşünüyorum. Hatta bir süre sonra hep pandemiden önce, pandemiden sonra diye konuşacağız.”

Pandemi ile birlikte dijital bankacılık ve dijital kanalların ağırlığının daha fazla artacağını, mobil bankacılık ve sunulan hizmetlerin çeşitliliğinin gelişmeye devam edeceğini, yapay zekânın kullanım alanlarının ciddi şekilde genişleyeceğini, e-ticaretin daha da büyüyeceğini belirten Bali, dijital işbirlikleri ve ortaklıkların da artacağını, insanların ihtiyaçlarının daha kolay karşılanmasının yepyeni modeller yaratacağını söyledi.

Bu açıdan açık bankacılık uygulamalarının da gelişeceğinin altını çizen Bali, kurumların böyle bir dönemde özellikle temassız tüketici yolculuklarına çok özel konsantre olmaları gerektiğini ifade etti.

Temassız müşteri yolculuğunun, sağlık riskleri nedeniyle bu dönemde çok önemli hale geldiğini vurgulayan Bali, çevik çalışma modelleri, çabuk adapte olan hızlı tepki veren müşteri ihtiyaçlarını çok çabuk kavrayan çalışma modellerinin söz konusu olacağını belirtti.

“Müşterilerimiz hangi durumda, nasıl davrandığımızı bildikleri için İş Bankası’nın kıymetini bize hissettirirler”

Bali, Milli Mücadelenin ardından 26 Ağustos 1924 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından, siyasi bağımsızlığın iktisadi bağımsızlık ile perçinlenmediği sürece payidar olamayacağı vizyonu ile kurulan İş Bankası’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin iktisadi bağımsızlığının sembolü olduğunu söyledi.

Ankara’da bankanın tarihi binasında geçen yıl açtıkları müzeye, bu öneme istinaden “İktisadi Bağımsızlık Müzesi” adını verdiklerini belirten Bali, milli bir ekonominin inşa edilmesinde çok kritik rol üstlenen İş Bankası’nın, sadece bankacılık değil cam, tekstil, dokuma, şeker fabrikaları, kömür işletmeleri gibi genç Cumhuriyetin ihtiyaç duyduğu her alanda ihtiyaçları karşılayacak şekilde iştirakleriyle ekonomiye katkı sağladığını vurguladı.

Adnan Bali, “İş Bankası’nın stratejisi, kısa vadeli birtakım iniş çıkışlara bakmadan her zaman uzun vadeli bir perspektifle faaliyetlerini sürdürmek ve hep ülke yararına tavır göstermektir. Bu anlayışla, ekonomideki darboğazları, zorluk dönemlerini aşabilmek için tüm imkânlarımızı, iyi niyetli ve samimi bir şekilde hep memleketimizin ve milletimizin hizmetine kararlılıkla sunduk.” diye konuştu.

İçinden geçilen pandemi dâhil zor ve kritik dönemlerde bankanın bu yaklaşımının daha da önemli hale geldiğini ve gönüllerde ayrı bir yer edindiğini söyleyen Bali, şöyle devam etti:

“Müşterilerimiz, kamuoyu bizim hangi durumda, nasıl davrandığımızı bildikleri için İş Bankası’nın kıymetini bize hissettirirler. Tarihe dayalı perspektif böyle olmakla birlikte bunun sürdürülebilirliği, geleceğe bakışı, vizyonu da çok önemli. Geçmişte yaptıklarınız, gelenekleriniz son derece kıymetli ama hep üzerine bir şey ekleyerek ilerlemeniz lazım. İş Bankası’nın bu anlamda da çok önemli bir ayrışması söz konusu.”

“Ekonominin tüm aktörlerine destek vermeye devam ediyoruz”

Adnan Bali, aktif büyüklüğü 546 milyar TL’yi, özkaynak büyüklüğü 63 milyar TL’yi aşan bankanın, 335 milyar TL’nin üzerinde nakdi, 110 milyar TL’nin üzerinde gayrinakdi krediler yoluyla sanayicisinden esnafına, çiftçisinden tüccarına, KOBİ’lerden ihracatçısına kadar ekonominin tüm aktörlerine destek vermeye devam ettiğini vurguladı.

“1924 yılında çizilen yol haritamız doğrultusunda iktisadi bağımsızlığımız için çıktığımız bu yolda pusulamızdan şaşmadan aynı ruhla yürüyoruz. Ülkemize dair taahhüdümüzü her daim yerine getirmek için çalışıyoruz. İş Bankası dur kalk bankası değil, sürekliliğin adıdır” diyen Bali, “Türkiye’nin Bankası” olarak birçok zorluğun yaşandığı pandemi döneminde de önemli roller üstlendiklerini söyledi. 

“44 milyar TL’nin üzerinde kredinin vadesi gelen ödemelerini öteledik”

Pandeminin üretime, ticarete ve ödeme sistemlerine olumsuz etkilerini gidermek ve ekonomik aktiviteyi desteklemek üzere esnafa, ihracatçıya, hane halkına, tüccara, KOBİ’lere, kurumsal müşterilere, çiftçilere yönelik birçok aksiyonu hayata geçirdiklerini hatırlatan Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Öncelikle müşterilerimizin ihtiyaç duymaları halinde anapara, taksit ve faiz ödemelerinin 30 Haziran’a kadar ötelenmesine imkân verdik. Eximbank’ın Sevk Öncesi İhracat Kredilerine ilişkin öteleme taleplerine hemen aracılık ettik. Eximbank ile TL ile Reeskont Kredisi protokolünü o süreçte hemen imzaladık. Kredi Garanti Fonu ile ‘Çek Ödeme Destek Paketi’ ve ‘Opex Kredi Destek Paketi’ni içeren iki protokole imza attık. Kamu dâhil en fazla kredi kullandıran bankalardan biriyiz. KGF limitlerinden faydalanamayan müşterilerimizin finansman ihtiyaçları için KGF ile aynı koşullarda kredi imkânı sunduk. Tüm maaş anlaşmalı müşterilerimize yönelik Maaş Destek Kredisi Kampanyası sunduk. O zaman henüz istihdamla ilgili işçi çıkarmama yönünde bir düzenleme yoktu. Biz bunu yaparken, istihdamı azaltmama koşulu koyduk. Kira Destek Kredisini, 3 aylık ödemesiz ve 12 ay vadeye kadar sunduk. Bunları tabana yayabilmek için azami 100 bin TL’ye kadar kredi imkânı sunduk. Yine Ticari Destek Kredisi Kampanyamız kapsamında 5 milyon TL’ye kadar aylık eşit taksit ödemeli, 6 aya kadar ödemesiz dönemli finansman desteği sağladık. Bugüne kadar müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda 44 milyar TL’nin üzerinde kredinin vadesi gelen ödemelerini öteledik. Bunların çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.”

Normalleşme sürecinde açıkladıkları “El Birliği ile Devam Destek Paketi” ile de esnafa, küçük işletmelere, KOBİ’lere, çiftçilere işe dönüş ve yeniden açılış süreçlerinde destek olduklarını vurgulayan Bali, ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile 61 ihracatçı birliği ve 95 bin ihracatçıya yönelik çok uygun, olabilecek en düşük faizlerle toplamda 500 milyon dolarlık nakdi kredi paketi içeren protokol imzaladıklarını hatırlattı.

“Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi kuruyoruz”

Adnan Bali, “toplumdan kazandığını toplumla paylaşma” yaklaşımları çerçevesinde ekonomiye destek sağlarken, eğitim, çevre ve kültür-sanat projelerinin yanı sıra bilimsel çalışmalar ile de toplumsal gelişime destek verdiklerini vurguladı. Bu kapsamda sene başında Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi için iş birliğine gittikleri Koç Üniversitesi ile birlikte Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi kurduklarını belirten Bali, Türkiye’nin aşı ve ilaç konusunda dışa bağımlılığını azaltacak ölçeğe ulaşmasına, gelecekte daha ileri aşamalar kaydederek global çaptaki bilimsel literatürde dünyada söz sahibi ülkeler arasında yer almasına katkıda bulunmasını bekledikleri Merkez için 5 yıl boyunca 25 milyon TL kaynak ayırdıklarını belirtti.

“Krizlere karşı antikorlarımız var. Ama pandemi bambaşkaydı. Yine de iyi sınav verdik”

Bali, pandeminin banka faaliyetleri üzerindeki etkilerine ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Biz hem ekonomik hem siyasi birçok krize tanıklık ettik. Bunlara karşı antikorlarımız var. Ama pandemi bambaşkaydı, şu ana kadar kimse tecrübe etmemişti. Bütün hayatı, insanların psikolojisini her bakımdan etkiledi. İş Bankası gibi 24 bin çalışanı, 1.200’ün üzerinde şubesi olan, ekonomik ve ticari hayatın her yerine nüfuz etmiş bir Bankada bu faaliyetlerin sağlıklı şekilde sürdürülmesi çok kritik önem taşıyordu. Banka olarak esnek, dirayetli, proaktif yönetimimiz sayesinde pandemi sürecinde müşterilerimiz, toplum ve çalışanlarımız açısından çok iyi sınav verdiğimizi düşünüyorum. Bunda teknolojiye olan yatırımlarımızın çok önemli payı var.”

Bankanın ilk yarı finansal sonuçlarına değinen Bali, Haziran 2020 itibarıyla ekonomiye nakdi, gayri nakdi olarak toplamda 445 milyar TL’nin üzerinde kaynak sağladıklarını, 337 milyar TL düzeyinde bir mevduat hacmine ulaştıklarını hatırlattı. Bali, gerek ticari hayatta aldıkları inisiyatifler gerekse toplum ve çalışan sağlığı açısından uyguladıkları tedbirlerle ilk yarıyı hedeflerinde ciddi bir sapma olmadan tamamladıklarının altını çizdi.

“Teknolojiyi algılama ve uygulama biçimimizle geleceğin bankacılığını sunmaya hazırız” 

Dünyada ekonomilerin daraldığı ve dalgalanmaların olduğu pandemi döneminde birçok kurumun planlarını, projelerini, yatırımlarını erteleme yoluna gittiğine dikkati çeken Bali, Banka olarak gerçekleştirdikleri teknolojik yatırımların ne derece kritik olduğunu, bu süreçte ortaya çıkan anomalilerle mücadele ederken daha iyi anladıklarını ifade etti.

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, değişen koşullara adapte olma, yeni iş modelleri üretme ve ona göre çalışma, teknolojiyi çok etkin şekilde kullanma, bu alanlarda öncülük etme konusunda da hep çok özel, ayrıcalıklı konuma sahip olduklarını; zamanında Bankamatikte, telefon bankacılığında, mobil bankacılıkta neler yapıldıysa, şimdi de en yeni, en hızlı ve en kolayı sunacak biçimde teknolojiye yatırımlarını hız kesmeden sürdürdüklerini söyledi.

Bali, bankanın kaynaklarını ülke ekonomisinin öncelikli ihtiyaçlarına yönlendirirken, hem klasik hem de teknoloji ile bütünleşik olarak müşterilerine talep ettikleri hizmeti sağladığını belirterek, “Artık geldiğimiz aşama itibarıyla bankacılıkta teknolojiyi bu hızda algılama ve uygulama biçimimizle, geleceğin bankacılığını sunmaya hazır olduğumuzdan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

Pandemi sürecinde olağanüstü şekilde müşteri profilinde değişiklikler olduğunun altını çizen Bali, 8,1 milyon olan dijital aktif müşteri sayılarının 8,5 milyona çıktığını ve ilk kez İş Bankası ile tanışan müşterilerin yüzde 80’inin dijital müşteri olduğunu söyledi.

Dijitale daha fazla yönelmeye dair bu tablonun kalıcı bir müşteri davranışı olacağını öngördüklerine işaret eden Bali, özellikle kullanım konusunda kendisini teknolojiye uzak hisseden, yaş grubu olarak biraz daha ileride olan müşteri grubunun dijital dünyaya girdiğini, faydalarını ve kolaylıklarını gördüğünü anlattı.

İş Bankası Genel Müdürü Bali, şu anda 8,5 milyon dijital aktif müşterilerine İşCep ile 360’ın üzerinde işlem yapma imkânı sağladıklarını, İşCep’e pandeminin olduğu 2020 yılında 45 civarında yeni işlem eklediklerini belirtti.

“İlk vakadan hemen sonra toplum sağlığını önceliklendiren çok ciddi kararlar aldık”

İş Bankası’nın pandemi sürecinde Türkiye’de ilk vakanın açıklanmasından hemen sonra toplum ve insan sağlığını önceliklendiren çok ciddi, seri, hızlı, proaktif ve radikal kararlar aldığını vurgulayan Bali, şubelerden ziyade İşCep, Maximum Mobil, internet ve Bankamatik gibi şube dışı kanalları kullanmaya teşvik edecek şekilde müşterileri bilgilendirdiklerini söyledi.

Bali, çalışanlara yönelik de evden dönüşümlü çalışma dâhil birçok tedbir aldıklarını, çok kısa sürede 4 bin civarında dizüstü bilgisayar temin ettiklerini ve 15 bin kişinin evden çalışabileceği bir teknik altyapıyı oluşturduklarını belirtti. İlave risk aldıkları için fiili olarak iş yerlerinde bulunan üst yönetim hariç bütün çalışanlara, normal ücretlerinin üzerine 3 bin 500 TL ek ödeme uygulaması başlattıklarını vurgulayan Bali, “İş Bankası’nın çalışanlarına verdiği kıymet konusunda belki bizim jenerasyon kadar deneyim yaşamamış genç jenerasyonumuz, bunu pandemi döneminde çok daha iyi hissetti.” diyerek sözlerini tamamladı.



Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.